Türkiye’nin enflasyonla mücadele programı yürüttüğü ortamda, kamu maliyesinin üzerindeki baskıları alma ve bütçe açığını kontrol etmede önemli görülen faiz dışı fazlada, deprem ve ekonomik gelişmelerin de etkisiyle olumsuz görüntü sergileniyor.
Eylül ayı sonunda, bütçenin bütün gelirlerinin dikkate alındığı faiz dışı dengede 41,7 milyar TL’lik açık oluşmasına karşılık, bütçenin düzenli gelirlerinin hesaba dahil edildiği, bir defalık ya da düzenli olmayan gelirler düşüldükten sonra belirlenen program tanımlı faiz dışı dengede açık tutarı 233 milyar 416 milyon TL’ye ulaşıldı. Önceki yıllarda en yüksek açık tutarı 150 milyar TL’nin altında gerçekleşmişti.
REKOR ARTIŞ
Yapılandırma ve benzeri gelirler nedeniyle yıllık olarak düzenli olmayan gelirlerin dışarıda bırakıldığı program tanımlı faiz dışı fazla son yılların en yüksek seviyesine doğru gidiyor. Her ne kadar bütçe harcamaları içindeki payı görece salgın dönemine göre aşağıda kalsa da, ekonomik yaklaşımdaki değişiklikler nedeniyle bütçe harcamalarının artışı yönünde politikaların ağırlık kazandığı yıllardan itibaren hem faiz dışı açık, hem de program tanımlı faiz dışı açık oluşmaya başladı.
Bütçe harcamalarında artışa da yol açan ekonomik yaklaşımda köklü değişiklik, darbe girişimi ve Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişle sonuçlanan ve aynı zamanda olağanüstü halin uygulandığı dönemde dikkat çekici hale gelmişti. Önceki yıllarda sadece 2022’de yüksek yapılandırma geliriyle faiz dışı fazla elde edilirken, program tanımlı faiz dışı fazlada açık olmakla birlikte oran oldukça düşmüştü. Bu kez deprem ve enflasyonun yüksek seyrettiği 2023’te hem faiz dıış açık, hem de program tanımlı faiz dışı açık yüksek seviyelere ulaştı. Öyle ki, Ocak-Eylül dönemindeki açık 233.4 milyar TL düzeyine kadar çıktı.
Faiz dışı fazla verilmesi, kamunun borçlanma ihtiyacını azaltmak amacıyla harcamaları kontrol etmesi anlamına geliyor. Aynı zamanda kamu tasarrufuna da katkı ağlıyor. Enfl asyonla mücadele dönemlerinde bir defalık gelirlerin dışarıda bırakılmasıyla hesaplanan faiz dışı dengenin fazla vermesi, doğrudan borçlanma ihtiyacını azaltıcı etki etmesi nedeniyle para politikasının etkisini de artırıyor.